hıdırlarköyü
makale1
Esen Evran
Arıların dedesi, Kafkas’tan sonra Anadolu Irkı’nı da korumaya aldı!
“Ben yorulmayı sevmem” diyen 87 yaşındaki bir adamla, Tekfen Holding'in üç kurucu ortağından biri Nihat Gökyiğit'le bir cuma akşamı İstanbul'dan Ankara Kızılcahamam'a doğru yola çıkıyoruz. Beş saatlik bir yolculuktan bir gün sonra dere tepe düz gidip arı kovanlarına ulaşacağız. Kendini doğaya, tarımsal kalkınmaya ve arılara adamış Gökyiğit çok heyecanlı, Kızılcahamam'da Türkiye'nin beş arı ırkından biri bulunmuş, Anadolu Irkı.
Gökyiğit'in, TEMA Başkanı olduğu dönemde, 1998'de Artvin Macahel'de saf Kafkas Arısı'nın keşfi ve koruma altına alınmasıyla başlayan adanmışlığının ikinci durağı bu. Heyecanına İngiltere'den gelen 8 kişilik arı safarisinin katılımcılarıyla birlikte ben de tanık oluyorum. Gökyiğit yol boyunca anlatıyor. Türkiye'nin ikliminden, 12 bin çeşit bitki çeşidinin üçte birinin ballı bitkiler olduğundan söz ediyor. “Dünyanın başka bir ülkesinde Türkiye'de olduğu kadar değişik arı ırkı yok” diyor. Ama, iş verimliliğe geldiğinde, doğanın hak ettiği hiçbir rakam telaffuz edilemiyor. Türkiye 5 milyon koloni ile Çin'den sonra ikinci sırada. Ama verimlilikte Etiyopya seviyesinde. Koloni başına bal verimi Kanada'da 51, Çin'de 48, Avustralya'da 45, Meksika'da 31, Arjantin'de 28, ABD'de 27, Ukrayna'da 26, Etiyopya'da Türkiye'de 15 kilogram. Verimliliği artırmanın yolu ise ana arıların daha sık değiştirilmesinden geçiyor. İşte Gökyiğit'in misyonu da bu. Irkların saflaşmasına katkıda bulunmak, ana arı üretimini desteklemek.
Gökyiğit TEMA'dan ayrıldıktan sonra kendi vakfını kurdu, Ali Nihat Gökyiğit Vakfı (ANG) ile kaldığı yerden devam ediyor. Arıcılık, ANG'nin kırsal kalkınma projelerinden sadece biri. Nesli tükendiği sanılan Saf Kafkas Arısı'nı bulup üretimi için yatırım yapan Gökyiğit, şimdi Anadolu Irkı'nı destekliyor. Bu ırk çoğaltılıp üretildiğinde Türkiye'deki bal üretiminin 10 misli artacağını söylüyor. Arıcılığı gelişmiş ülkelerde yüksek verimli damızlık ana arılar kullanıldığını, her kolonide ana arının en geç iki yılda bir yenilendiğini anlatıyor. Türkiye'de beş ayrı bal arısı ırkı var. Saf Kafkas ve Anadolu Irkı keşfedildi ve koruma altında. Sonra çam balının üreticisi Muğla Irkı var, onun için de çalışmalar başlamış. Ardından Suriye ve İran Arı Irkları. Yol uzun. Ama 'Arı Dede' yorulmayı kendine yasaklamış, sıra onlara da gelecek illa ki.
‘Bize ne biyolojik zenginlikten hoca, bizde yoksulluk diz boyu’
Nihat Gökyiğit'in anlattığı bir hikâye, bütün çabaları açıklıyor aslında. Artvin'de bir köylü, “Tilki kapanıma bir hayvan takılmış, daha önce hiç görmemiştim” dediğinde bölgede çalışan bilim adamlarından biri, “Bu biyolojik çeşitliliğe dikkat, hâlâ köylülerin tanımadığı hayvanlar var” demiş. Köylünün cevabı ise her şeyi özetlemiş, “Bize ne biyolojik zenginlikten hoca, bizde yoksulluk diz boyu.” ANG'nin arıcılık projesi, ırkı ehlileştirmekle kalmamış tabii. Pek çok köylüye yeni iş kapısı yaratırken, bu işle uğraşanların gelirleri de artmış. Nihat Gökyiğit'in hiçbir karşılık beklemeden desteklediği Anadolu Irkı projesine Tarım Bakanlığı da ödenek ayırmış. Ama yine de yeni sponsorlara ihtiyaç var.
BURADAN 10 BİN ANA ARI ÇIKACAK
Kızılcahamam'ın köylerinden Hıdırlar'da Türkiye'nin arı uzmanlarından Ahmet İnci'nin işletmesi vızıl vızıl. Çalışanlar, “Şu anda sakinler, koruma önlüğüne gerek yok” diyor. , Bu işletmeden iki günde bir ana arı transferi yapılıyor. Nakliye kutusuna 1 ana arı ve onu besleyecek işçi arılar konuyor, bir ana arının fiyatı 40 lira. Ahmet İnci, “Bu işletmeden 10 bin ana arı çıkacak” diyor.
‘YORULDUM’ DEMEYE UTANIYORUM’
Kızılcahamam’dan iki saat uzaklıktaki Hıdırlar Köyü’ne, engebeli yollardan zorlu bir yolculukla ulaşıyoruz. Nihat Gökyiğit, hepimizden genç. Fotoğrafı beğenmiyor, yokuşu tırmanıyor, “Bir de burada bir fotoğrafımız olsun. Kovanlar da gözüksün” diyor.